
Yoga bilimi her zaman insanoğlunun fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlığına adanmıştır.
Günümüzün teknolojik çağına gelindiğinden beri, bilim insanları hastalık ve acının yalnızca fiziksel bedenimize verdiği zararla sınırlı kalmadığından; yeni bir boyuta geçerek daha ziyade ruhsal ve zihinsel olarak bizleri etkileyen bir hal aldığından kaygılanmaya başlamıştır.
Bir çok dışsal faktörün etkisiyle birlikte stres günlük yaşamımızda oldukça baskın ve etkili hale gelmiştir. Bunun bir sonucu olarak bir çok insanın anlama kapasitelerinde, kendilerini düşünme ve içsel problemlerini tahlil etme yetilerinde azalmalar oluşmaktadır.
Birçok insanın odak noktası tamamen maddi bir hale gelmiştir. Toplumun ve insanların yapısı, günden güne, kendi içlerinde neler olup bittiğindense dışarıda neler olup bittiğini düşünecek şekilde değiştirilmiştir. Böylece insanlar zaman içinde, fiziksel ve zihinsel sağlığın temel kuralları ve uygulamalarını ihmal eder hale gelmiştir.
Son iki yüz yıldan fazladır, insanlar daha hasta, daha güçsüz, daha sağlıksız duruma geldi. Fakat nihayet yaklaşık son yetmiş-seksen yıldır neler olduğunun ve olanların nedeninin farkına varmaya başladılar. Böylece; kendilerine sağlığı, huzuru ve hayatlarının bütün evrelerinde içsel dengeyi yeniden getirecek bir bilim aramaya başladılar.
Yoga, insanlık için yeni değildir, çağlardır bizimleydi ama bu bilimin tamamen unutulduğu bir dönem de vardır. İnsanlar yogayı yanlış anladılar ve bunu kendi hayat şartlarına adapte edemediler.
Sonuç olarak bu mükemmel yoga bilimi gerileme dönemine girdi. Bu karanlık çağda, insanlar durumdan haberleri bile olmadan çok fazla acı çektiler. Ve şimdi Yoga Hindistan`da yeniden ortaya çıkmış ve bu acıyı yok etmek için yayılmaya başlamıştır.Evrensel BilimBu, yoganın bir Hint bilimi olmadığı anlamına gelir. Yoga bütün tanımları ve koşullarıyla evrensel bir bilimdir.
Elbette ki tüm dünyada tarihi talihsizlikler ve krizlerin yaşandığı o karanlık donemde yoga yalnızca Hindistan’da bir koruyuculuk yapabilmiştir.
Çünkü Hindistan’da bir gelenek olarak her zaman Swami ve Sannyasin olarak adlandırılan, kendilerini sağlık, huzur ve barış getiren manevi bilime tamamen adamış insanlar vardır.
Bu güzel gelenek sayesinde Hindistan, dünyanın geri kalan kısmında ihmal edildiği için yok olmuş olan bu öğretiyi koruyabilmiştir.
Bu gelenek sayesinde, bugün bütün dünyayı yöneten teknolojik hipnoza karşı Hindistan hala yoganın muazzam hükmündedir. Öğretilerine göre; yoga bilimi yalnızca belli bir bölgede sınırlı kalmayacak, yeniden bütün dünyaya yayılacak ve insanlığın sağlığına adanacaktır.Yogayı insan yaratılışı bağlamında, mümkün olan en geniş çerçevede anlamamız gerekmektedir.
Yoganın, Hatha Yoga, Raja Yoga, Bhakti Yoga ve Karma Yoga, gibi farklı dallarının hepsi; insan bedeni, ruhu ve zihni üzerinde farklı öneme ve derin etkiye sahiptir.Ruhsal ve Bedensel HastalıklarSomatik rahatsızlıklar yaşam enerjisiyle, psikolojik rahatsızlıklar ise zihin gücü enerjisiyle ilişkilendirilir.
Bazen hastalıklar zihinde başlar ve daha sonra bedene geçer, bazen ise bedende başlar ve oradan zihne geçebilirler.Bir kişi herhangi bir fiziksel rahatsızlığa sahip olmasa bile bu durum o kişinin sağlıklı olduğunu söylemek için yeterli olmayabilir.
Belki fiziksel olarak sağlıklı bir kişinin uyku problemi, kaygı bozukluğu veya bitmeyen manevi problemleri olabilir. Fiziksel sağlık, sağlığın bütünsel tanımı için yeterli değildir. Bu, yogada önemli bir ilkedir.
Bir kimse Hatha Yoga pratikleri yaparak; asana (fiziksel yoga duruşları) ve pranayama (nefes kontrolü ile yasam enerjisinin genişletilmesi) uygulamaları yapıyor, doğru beslenme ve doğru yasam biçimi sürüyor olsa dahi, mutlu bir insan olmayabilir.
Böyle bir durumda çok mutsuz bir insan için sağlıklı tanımını kullanmak doğru olur mu? Mutsuzluk bir rahatsızlık değil midir? Zihin, huzurlu, dingin ve mutlak saadetle dolu olmalıdır.
Bu, yogada diğer önemli bir ilkedir.Yeterli yiyeceğiniz, güzel bir eviniz, harcayabileceğiniz bir sürü paranız olabilir fakat aynı zamanda cehalet içinde ve karanlıkta mutsuz bir şekilde yaşıyor olabilirsiniz.
Cehalet, bilgi eksikliği ve yanlış bilgiler insanlığın bütün rahatsızlıklarının temel nedenlerinden kabul edilir.Son kırk-elli senedir, Hatha Yoga terapötik bir bilim olarak bütün dünyada kabul edilmiştir ve bu konuda bir çok bilimsel araştırma yapılmıştır.
Bazen hastalıklarda tıp ilmi tek başına yeterli olamamaktadır. Böyle durumlarda Hatha Yoga’yı kullanmalı ve onun insanlara yardım etmeye adanmış olduğunu unutmamalıyız.
Özellikle batıda, insanlar yogayı yalnızca fıtık, romatizma veya uyku problemi gibi belli başlı hastalıkların tedavisi için kullanmaktalar. Fakat yalnızca fiziksel sağlığı geliştirmek yeterli değildir, mental sağlığın da iyileştirilmesi gerekmektedir.
Yalnızca hastalıklardan özgürleşmek yeterli değildir, bağımlılıklardan ve zihnin aşırılıklarından da özgürleşmek gereklidir.Yüzlerce, binlerce yoga merkezinin, yoga öğretmenlerinin ve yoga öğrencilerinin sayesinde yoga bütün dünyaya yayılmaktadır.
Yoganın insanlığa sunduğu; bir din veya gizli bir mezhep değildir, yoganın insanlığa sunduğu bir bilimdir, zihin niteliğinin dönüştürülebilmesi deneyimidir. Yoganın insanlığa geçmişte sağladığı, şu anda sunduğu ve gelecekte de sunmaya devam edeceği budur.
Swami Satyananda Saraswati`nin 1980 yılı Ekim ayındaki Uluslar Arası Yoga ve Sağlık Festivali`nde yaptığı konuşmadan esinlenerek yazılmıştır